New Classrooms (Yeni Sınıflar)

2011'de öğretmenler, eğitim idarecileri ve teknolojistlerle birlikte hayata geçirilen New Classrooms (Yeni Sınıflar), öğretimi kişiye özel hale getirmek için verinin gücünden yararlanıyor ve uzun zaman önce kurulmuş bir eğitim normunu kırıyor: 

Otuz kişilik bir sınıfın önünde bir öğretmen ayakta durur ve herkes aynı anda aynı şeyi öğrenir. Geleneksel öğretim modeli kelimenin tam anlamıyla endüstriyel bir model. Geniş ölçekli yaygın eğitim, işçilerin fabrikalara ve değirmenlere doluştuğu bir tarihe dayanıyor ve o zamanın yeni teknolojilerinde etkinlik ve üretkenliğin anahtarı olan seri-üretim-hattı anlayışını kopyalıyor. New Classrooms okullarında öğrencilerin laptopları var ya da beş ila yirmi kişilik gruplara birer tablet veriliyor ve öğrenciler sınıfta farklı öğrenme" yöntemleri üstlendikleri farklı "istasyon"larda ödevleri ya da projeleri üstünde çalışıyor. Bazı yöntemler çocukların takımlar halinde işbirliği yapmasını içeriyor, bazıları doğrudan bir öğretmenle ya da "sanal olarak" çevrimiçi yazılım programlarıyla çalışmalarını içeriyor. Öğretmenler istasyonlarda sorulara yanıt vererek ya da yeni sorular sorarak grupla etkileşime geçiyor. 

Her etkileşimden sonra grup başka bir ödeve geçiyor ve yeni bir istasyona gidiyor. Geleneksel okullarda otuz çocuğun bir odada tek bir öğretmenle etkileşimde olmasına karsın New Classrooms okullarında altmış ile seksen arası öğrencinin istasyonlar arasında dolaştığı geniş bir alanda ya da birkaç sınıfta ikiyle altı arasında öğretmen ve ilave takım eğitmenleri var.

Bütün dersler çevrimiçi (ama bütün öğrenmenin yalnızca bilgisayar aracılığıyla gerçekleşmediğine dikkat çekmek gerek). Notlar otomatik veriliyor ve bir öğretmenin ihtiyaç duyacağından çok daha az bir zamanda. Ertesi sabah saat 6da her öğrenciye ve ilgili öğretmenlere o gün için tamamen bireysel bir öğrenme planı veriliyor. Bu plan, yazılımın öğrencinin gelişimini analiz etmesine dayanıyor ve hangi konunun tekrarlanması, nelerin güçlendirilmesi gerektiğini tespit edip öğrenciyi sürecin içinde tutmak ve biraz zorlamak için hangi yeni bilgilerin ilave edilebileceğini içeriyor.

New Classrooms kurucu ortağı Joel Rose, endüstriyel öğretim modelinde ki en büyük sorunun, otuz kişilik bir sınıfta en parlak üç öğrencinin ölümüne sıkılması, akademik olarak pek parlak olmayan on öğrencinin ümitsizce kaybolması (belki de yaramazlığa yatkınlaşması) ve aradaki çocukların da düşe kalka, kimi kendi eğilimleriyle (ya da ebeveynlerinin havuç ve sopalarıyla) iyi giderek kimisinin de sürecin bir içinde bir dşında kalarak işin üstesinden gelmesi olduğunu söylüyor. Veriyle, makine öğrenmesi ve platformlarıyla yönlendirilen bir New Classrooms okulunda özel bir akademinin "arka sıra yok felsefesi devlet okulu öğrencilerinin kullanımına sunuluyor. Hiçbir öğrenci ihmal edilmiyor. Böylelikle New Classrooms modeli lüksün demokratikleşmesi" kavramını bireysel ve toplumsal olarak hepimiz için hayati önem taşıyan bir arenada hayata geçiriyor.

New Classrooms ekibi kendilerini saran ataletin gayet farkında ama hem fiziksel olarak sınıfın hem de öğrenme "akışı"nı kökten bir şekilde yenilenmesi görüşüne sıcak bakan idareci, öğretmen, okul aile birliği ve veli sayısının gitgide arttığını belirtiyorlar. (s. 46-48)

Makineler Her Şeyi Yaptığında Biz Ne Yapacağız?
Malcolm Frank, Paul Roehrig, Ben Pring



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yönetim Üzerine Tavsiye Kitaplar

Aziz Nesin’in, Gürültücü Komşusuna Yazdığı Mektup

Liderlik Takımları Neden Başarısız Olur?