Algı Yönetimi ve Halkla İlişkiler

Bir Yönetim Modeli: Mimar Sinan’da İbrahim Zeyd Gerçik, Osmanlı yönetici yetiştirme kurumlarından hareketle insan kaynakları, proje yönetimi, motivasyon ve kurum içi eğitim alanlarına dair uygulanabilir bilgi ve ilkelere ulaşıyor ve bir yönetim modeli inşa ediyor. “Dünya markası kurumlara sahip miyiz?”, “Osmanlı’dan günümüze süregelen şirketlerimiz hangileri?” ve “Dünya ölçeğinde kurumsal devamlılığa sahip şirketler sıralamasında kaçıncı sıradayız?” gibi sorularla da Türkiye’de kurum kültürü ve kurumsal devamlılık üzerinde duruyor ve yine tarihi temeller üzerinde uzun ömürlülüğün analizini yapıyor.

Şirket yönetimi alanında büyük ölçüde yabancı kaynakların referans alındığı günümüzde yerli kaynaklardan beslenen ve tarih, sanat tarihi, mimari ve edebiyat başta olmak üzere multidisipliner bir bakış açısı sunan eser, sahasında son derece önemli bir boşluğu dolduruyor (Arka Kapak'tan)

Kitabı beğenerek okudum. Hoşuma giden bölümleri burada paylaşıyor olacağım.

Algı Yönetimi ve Halkla İlişkiler

Süleymaniye’nin bitimine yakın Sinan’ın yanına bir çocuk yanaşır, “Sen mi yaptın?” der. Sinan “Evet” deyince çocuk “Ama bunun minaresi eğeri” der. Sinan minareye bir halat bağlanması emrini verir ve etrafındaki ustaları da çağırarak “Halatı hep beraber çekelim bakalım” der. Ustalar “Hiç halat çekmeyle minare düzelir mi? Hem minare eğri değil ki” derler… Sinan muzip bir şekilde göz kırparak ustalara öfkelenmiş gibi yapar ve “Çocuktan daha iyi mi bileceksiniz! Minare eğriymiş, düzeltmek boynumuzun borcudur!” der. Ustalar olup bitene anlam veremezler ama Sinan’ın bir bildiği vardır elbet diyerek asılırlar halata. Sinan, çocuğa dönerek tekrar sorar: “Şimdi oldu mu evlat?” Çocuk minareye bakar, “Hah tamam şimdi oldu” der ve arkadaşlarıyla oyununa geri döner…

Ustalar ve oradaki devlet erkanı sorar Sinan’a “Ne ettiniz siz, hiç çekme halatla minare düzelir mi? Minare zaten eğik değildi ki…” Sinan cevap verir: “Bu çocuk bir yanılsamayla minareyi eğik görmüş. Eğer bir çocuk gibi düşünmeyi beceremeyip, çocuk aklına göre minareyi halatla düzeltmeye çalışmak yerine minarenin eğik olmadığını lafla ikna etmeye çalışsaydık ve bunu başaramasaydık bu caminin adı sonsuza kadar eğik minareli cami olarak kalabilirdi. Ama şimdi içim rahat” der.

Bu hikaye çocuk davranışlarına yönelik bir olay olmanın ötesinde Mimar Sinan’ın kişiliğinde, hoşgörüyle birlikte giden bir yumuşaklık ve bir genişlik olduğunu göstermektedir. Sinan hem karşısındakini ciddiye alıp saygı gösteriyor, hem de karşısındaki insanın anlayışına uygun bir ikna metodunu kullanıyor.

Sinan’ın bu öyküsü, proje çalışmalarında önemli bir gerçeğe dikkat çekiyor: Algı yönetimi ve halkla ilişkiler. Projeden yararlanacak veya etkilenecek olan kurum içindeki ve dışındaki kişiler projeyi doğru algılıyorlar mı? Projeyi doğru tanıtıyorlar mı? Projeyi sahipleniyorlar mı? Bir projenin başarısı, istenilen nitelik ve zamanda bitirilmesi kadar, onun müşteri ve kullanıcılar tarafından sahiplenilmesine de bağlıdır. Çünkü “müşterisi olmayan mal zayidir”; kabullenilmeyen yeni, başlamadan biter. [s. 110-111]

Bir Yönetim Modeli: Mimar Sinan & İnsan Kaynakları ve Proje Yönetimi
İbrahim Zeyd Gerçik
Küre Yayinları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yönetim Üzerine Tavsiye Kitaplar

Aziz Nesin’in, Gürültücü Komşusuna Yazdığı Mektup

Liderlik Takımları Neden Başarısız Olur?