Tüten Bacanın Ardındaki Hikaye
Manzara resimleri sergisi. Balzac ve bir ressam tuvalin önünde duruyor. Resmin arka planında, esas odaktan çok uzakta, arazinin ortasında küçük bir ev var. Evin bacasından duman tütüyor. Hayat var bu evde. Balzac, ressama dönüyor ve "Bu evde kaç kişi yaşıyor?" diye soruyor."Bilmiyorum. Altı ya da yedi belki."
"Yani bir aile mi?"
"Muhtemelen. Evet, aile."
"Kaç çocukları var?"
Düşünüyor ressam. "Üç" diyor.
"Kaç yaşındalar?"
"Hımm… Sekiz, on ve on iki olabilir."
Ressam bir nevi hüsranla "Mr. Balzac, bu yalnızca resmin arka planında duran küçük bir ev. Orada kaç kişi yaşadığı önemli değil. Bu detayları bilmiyorum." diyene kadar devam ediyor bu konuşma.
"Böyle şeyleri önemsemediğini biliyorum," diyor Balzac.
"O evde kaç çocuk yaşadığını, ön bahçede kaç tane horoz olduğunu, annenin akşam yemek için ne pişirdiğini, babanın büyük kızının çeyizi için parası olup olmadığını bilmediğin belli. Bunu biliyorum çünkü bacadan duman tütmesine rağmen buna inanmıyorum. Gözüme gerçekçi görünmüyor. Eğer bu soruların cevaplarını bilseydin, çok daha iyi resim olurdu bu."
(s.14, Abbas Kiyarüstami ile Sinema Dersleri, Hazırlayan: Paul Cronin)
Bir arkadaşım paylaşmış bu alıntıyı. Çok hoşuma gitti. Şunu düşündüm:
Tüten bacanın ardındaki hikayeyi göz önünde bulundurmaz ve bilmezsen yapacağın resmin mekanik olması kaçınılmaz olacaktır. Hikayedeki başarının bütüncüllüğü hikaye kahramanlarını yakından tanımaktan ve onların duygularına ortak olabilmekten geçiyor. Ekip olabilmenin ve kalabilmenin sırrı da burada başlıyor olsa gerek...
Yorumlar
Yorum Gönder