Büyümek İçin Ne Gerekir?

Okur Dergisinin 8. Sayısında yayımlanan Küçük Ağacın Eğitimi kitabına dair yazımı aşağıda paylaşıyorum: “Ne kadar uzağa gittiğini bilmiyorsan, çok uzaktır. Kimse bana söylememişti. Sanırım Büyükbaba da bilmiyordu.” Yıllar önce buna benzer hisler taşıdığımı hatırlıyorum. Bu durumu “Küçük Ağaç”ın tespit ettiğini görmek hoşuma gitmişti doğrusu. İnsanız, duygularımızın paylaşılmış olması hoşumuza gidiyor. Yazarların tercüman olması daha da memnun ediyor galiba. Evet, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen yollar, hiç bitmeyeceğini sandığımız yıllar ve geçip giden ömrümüz... Ömür bahçesindeki en uzun vakit de çocukluk mevsimidir sanırım. Bu hissiyat, bahçenin ne kadar büyük ve uzağa gittiğini bilmeyişimizden olabilir. Ya da hayata dair en çok şey öğrendiğimiz zaman dilimi olduğu içindir. Kim bilir? Gülün rengi ve kokusu ruhu okşar. Lakin dikeni vardır, itiyat gerektirir. Karnın mı acıktı? İşte orada bir parça ekmek ve tuz. İşte orada domates ve salatalık fideleri. Kendine güzel bir ziyafet çekme vakt...